GASTRONOMİYİ MARKALAŞTIRMAK
Yazı: Süheyl Budak


Türkiye ve bölgemiz yeni bir kalkınma aracı üzerinde farkındalık yaratmanın ve yeni araçlar tanımlamanın yol ayrımındadır. Bu ayrım Turizm’de gelir artırıcı elemanların çeşitlendirilmesi konusun da en önemli araç olarak Gastronomi ve mutfak öğelerini yerleştirmeliyiz. Bu olguların Turizmle birleştirilmesi konusu ülkemiz de yeni, yeni farkına varılmaya başlanmış, ancak bu farkındalıktan faydalanma ve gelir artırıcı yöntemler hakkında yol haritaları ve programları mevcut değildir.

Hatay, K. Maraş, Osmaniye için bir çok öncü fikirlerin ve kalkınmaya yönelik çalışmaları bulunan DOGKA ‘nın Turizm’i Gastronomi ile birleştirme konusunda ki yeni çalışmalarından dolayı kutlamak isterim. Bilinsin ki bu konuda Türkiye’de öncü bir kuruma sahibiz.

Yerel kalkınma modelinde Gastronomi Turizmini bir araç olarak nasıl kullanabiliriz? Türkiye’de kişi başı turist harcamasını 1100-1200 dolar seviyelerine çıkarmak için turizmle gastronomiyi birleştirmemiz gerekmektedir.  Bunu yapabildiğimiz takdirde ülkemizin turizm gelirlerinde bir sıçrama oluşacak ve çarpan etkisi ile beraber gelir düzeyini artırmış olacağız.

Bunu yapabilmek için; hem iç hem de dış turizmini mutfağımızla, gıda ürünlerimizle(coğrafi işaretli ürünler -geleneksel ürünler ) şehrimizi markalaştırmak, şehirlerimizin gastronomisini markalaştırmak.

Gastronomi markalaşır mı ? nasıl? Ürünlerin markalaştırılması bu işlerin başın da gelir örneğin Hatay denince artık Antakya künefesi, Kahraman Maraş denince Maraş sarması, Osmaniye denince yer fıstığı ile anılıyorsa burada bir markalaşmaya gidiliyor demektir bu yeterlimi ? tabi ki yeterli değil bu diğer olgu ve araçlarla desteklememiz gerekir. Üründe markalaşmak o bölgeye zenginlik getirmektedir bir örnek  bir ev tatlısı olan Künefe coğrafi işaret alımı ile beraber 2017 verilerine göre sadece Hatay bölgesinde 17 milyon adet şoklanmış künefe üretimini olduğu Türkiye genelinde üretilen şoklanmış künefenin 21 milyon adedin üstünde olduğu ve bunun yanın da Ortadoğu ülkelerine hatırı sayılır bir ihracattan söz edildiğini düşünürsek bir ürünün sağladığı katkının önemini anlayabiliriz ancak bu ürünün ihracının yanında daha önemlisi bu ürünü bulunduğu alanda tatmak için turistin gelmesidir. Bunun için de ayrı bir çalışma gerektirir.

Avrupa’da turizmi Gastronomi ile birleştirme çabası üstü örtülü olarak 1980 li yıllara kadar uzar. Ülkemiz bu çalışmayı geç olsa da farkına varmış bulunmakta, ancak; takip edilecek yol hususun da görüş birliği olmaması bu konularda yetişmiş insanımızın azlığı yerleşik kurumların ve bunlara bağlı Kültür ve turizm bakanlığının bu konu ile ilgili planlarının olmaması Gastronomiyi turizmle birleştirmelerde sıkıntılar yaşatmaktadır. DOGAKA bura da da böylesine önemli bir konuyu en azından kendi bölgemizde masaya yatırmış olması bile bir başarının ilk meyvesi olarak görmekteyim.

Gastronomi geniş istihdam demektir eğer turizm gelirlerimizin artmasını istiyorsak eğer yatırım yapmak istiyorsak GASTRO EKONOMİ başlığı ile tanışmanın zamanı gelmiş demektir.

GASTRO EKONOMİ neyi kapsar? Gastro markaları, şehrin markası, kültürünüzün markası, mutfağınızın markası, geleneklerin göreneklerin markası, tarımınızın markası, otellerinizin markası, tarihinizin markası, müzelerinizin markası, ortak yaşamın markası... şehrimiz bütün bu ürünlere sahip ama ekonomiye ne kadarını kazandırmışız? Yukarda künefe örneğini bunun için verdim bir ürünü ekonomiye kazandırdığınız da nasıl yeni kazançlara yol açacağının bir göstergesi olsun diye

Hatay’da bunu nasıl başarabiliriz; öncelikle bu konun Hatay şehri yönünden zayıf ve kuvvetli yönlerimizi irdelememiz gerekir .

Bunu yazmamın nedeni her şehrin kendine özgü kuvvetli ve zayıf yönlerinin yanın da bu üç şehrimizi ele aldığımız da birbirlerini tamamlayan veya destekleyen unsurlarında görebiliyoruz. Şimdi kaldığımız yerden Hatayın zayıf ve kuvvetli yönlerine bir göz atalım.

ZAYIF YÖNLERİMİZ

-Bu şehirde Gastronomiyi sadece yemek gören anlayışı

-Bürokrasideki konu üzerinde yeterli bilgiye sahip olamamak

-Bu konu üzerinde istatik bilgilerin yetersizliği

-Bürokrasinin konuya yaklaşımı

-Şehir halkının GASTRONOMİ EKONOMİSİ’ ni bilmemesi

-Toplumun Gastronomi ve turizmin beraberliği üzerinde ki bilgisizliği

KUVVETLİ YÖNLERİMİZ

-Unesco tarafından creative şehir kabul edilmemiz

-Anadolu’nun yaşayan en büyük mutfağı

-Bir ülke büyüklüğün de coğrafi işaretli ürünlere sahip olması

-Yüksek medeniyet ve buna bağlı kültür odağı

-Dünyanın yaşadığı ilkler şehri

-Dünyanın 13 medeniyetinin izleri

Burada kuvvetli yönlerimizi daha’ da uzatabiliriz ancak bu yazı sadece ufuk açmak için yazıldığından umarım bir sempozyumla bu konu masaya yatırılıp bir mastır plan yapılarak hayata geçirilir. bunun için ne yapmalıyız

NE YAPMALIYIZ

- Anne anelerimizin sadukalarını açmalıyız

- Mutfağımızın hikayesini anlatmalıyız

- Mutfağımızla ritüellerimizi tanıtmalıyız

- Bu şehre özgü ürün ve ürünleri tanıtmalıyız

- bu şehre ait ürünlerimizi markalaştılmalıyız

- Turizm alt yapısını güçlendirmeliyiz

Son olarak bir örnekle; Hatay arkeoloji müzemizi Müze ve gastronomi başlığı altında nasıl birleştirebiliriz söylemini sizlerle paylaşmak isterim; biliyorsunuz müzemiz dünyanın sayılı müzelerinden biri bunu gastronomi ile birleştirmek istediğimiz de müzemizde bulunan Sofra (büfe) bana göre; bu isim başlıkları yanlış . Bu mozaikteki hikayeyi ve sergiledikleri yemekleri ve anlamlarını gelen gurmelerle paylaşmak ve bu mozaik içinde bulunan bir veya bir kaç yemeği roma döneminde nasıl yapıldığı günümüz de bu yemekleri mutfağımız nasıl yapmakta ve hatta bu yemeklerden birini tatma imkanı sağlandığı takdirde müzemize gelecek kişi sayısı ve bakış açısı değişecektir.

Gelin Gastronomi ile turizmi birleştirip yeni bir hikaye yazalım bu hikayenin yazılımında kimseyi dışlamayalım ve bu hikayeyi uzun tutalım uzun tutalım ki şehrimize çok misafirler gelsin şehrimiz bu misafirleri ağırlarken bütün güzelliklerini de versin gelin HATAYI parlatalım gelin bu şehrin kültürünü zengin sofrasın da tanıtalım.